Platon Şölen: Eserin Konusu, Özeti ve Felsefi Önemi

PLATON ŞÖLEN GİRİŞ

Platon'un ünlü eseri Şölen (Symposion), aşk ve sevgi kavramlarını felsefi bir bakış açısıyla ele alan klasik bir diyalogdur. Eser, antik Yunan filozoflarının aşk, erdem, güzellik ve insan doğası üzerine düşüncelerini bir araya getirir.

Şölen'in temel olay örgüsü, Atinalı seçkinlerin bir akşam yemeğinde bir araya gelmesiyle başlar. Bu toplantının amacı, Eros yani aşk üzerine konuşmak ve kimin en etkileyici övgüyü yaptığına karar vermektir. Farklı karakterler sırayla söz alarak sevgi, erdem ve güzellik üzerine görüşlerini paylaşır. Bu diyaloglar aracılığıyla sevginin bireysel ve toplumsal önemi tartışılır ve karakterlerin düşünsel derinlikleri ortaya konur.

Eserin önemi, sadece antik dönemdeki felsefi düşünceleri aktarmasıyla sınırlı değildir; aynı zamanda sevgi, erdem ve insan doğası üzerine evrensel sorular sormasıyla günümüz okuyucuları için de derin bir anlam taşır. Platon Şölen, insanın ruhsal ve ahlaki gelişimini anlamak, ilişkilerde erdemi ve güzelliği keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez bir kaynaktır. Ayrıca, eser felsefi diyalog yöntemiyle düşünceyi sorgulamaya teşvik eder ve farklı bakış açılarını bir arada sunarak eleştirel düşünme becerisini geliştirir.

Bu yazıda, Platon Şölen'in ana fikirleri, karakterlerin görüşleri ve sevgi anlayışının felsefi boyutları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Sevgi Üzerine Phaidros'un Görüşleri

Sevgi üzerine ilk konuşmayı Phaidros yapar. O Eros'un Tanrılardan önce bile var olduğunu ve hiçbir şeyin insanı sevgi kadar güzel yaşatamayacağını söylemiştir. İnsanın çirkin bir şey yapmaya utanırken neden güzel şeyler yapmaya özendiğini sorgular. Çünkü bu iki duygu insan için gereklidir. Bu iki duygu sayesinde insanların,devletlerin başarılı olduğunu söyler. En utanç duygunun insanın bir suç işlediğinde sevdiğinin yüzüne bakamamak olduğunu ya da savaş meydanlarında sevenin sevilenin önünde adeta bir yiğite dönüştüğünü anlatır. Yani ona göre sevgi soylu eylemlerde kişileri cesaretlendir. Tanrıların da sevginin gücü ve erdemini her şeyden üstün tuttuğunu Orpheus'un,Alkestis'in hikayesiyle anlatır. Ve der ki:

"Tanrıların asıl hoşlandıkları,hayran oldukları şey,sevenin sevgilisine gösterdiği sevgiden çok,sevileni sevene bağlayan sevgidir.Çünkü seven,Tanrılara daha yakındır,özünde Tanrılık vardır."

Pausanias ve İkili Eros Anlayışı


Daha sonra Pausanias konuşmaya başlar ve Phaidros'un anlattıklarına katılmaz. Eros ikili yapıda olduğu için sevgi de tek olamaz.Doğru olmayan yersel Eros'a (Zeus'la Dione'nin kızı Afrodit) bağlanan insanın sevgisi ona göre aşağılık bir sevgidir. Çünkü bu kişiler arzularıyla sever candan çok da bedene değer verirler. Bu kişi hep kötü arzularının peşinden gider ve eğitilemezler. Bu sevgileri de uzun sürmez. Çünkü sevilen de bir derinlik yoktur içten değildir. Çabuk unutur sevdiğini. Doğru olan göksel Eros (Göğün kızı Afrodit) ise gerçek bir sevgidir ve insanı taşkınlığa da düşürmez. Bu tensel bir sevgi değildir. Bir insanı içi güzel diye seven kişi ömür boyu sevebilir. Onlar sadece zihinsel olarak üst düzeydeki genç erkeklere yönelirler ve böylelikle erotik sevgilerini erdemli yaşarlar. Yani onun için övülmeye değer olan Eros, insanı güzel eylemlere yönelten göksel erostur. Ona göre hiçbir eylem kendiliğinden güzel değildir. Güzellik bunların yapılış yolundan doğar. Sevgi için de böyle düşünür ve der ki:

"Güzel olan,övülmeye değer her sevgi değil,bizi sevginin güzeline yönelten sevgidir."

 Yalnız Pausanias bazı yorumcuya göre kendi eşcinsel ilişki pratiğinin olanağını oluşturmaya çalışmaktadır. Kendisini erdemli bir eşcinsel konumuna koymaya çabasındadır. Bazı yorumcular da bu yorumun önyargılı bir şekilde düşünüldüğünü söyler. Bunun nedeninin Sokrates'i ön plana çıkarmak olduğu ve anlattıklarında ki ahlaki boyutun göz ardı edildiğini söylerler.

Eryksimakhos: Sevgi ve Sağlık İlişkisi

Sıra Eryksimakhos'a gelir. Pausanias'ın konuşmasını iyi başlattığını fakat iyi bitiremediğini söyleyerek anlatmaya başlar. Ona göre Pausanias'ın sevgiyi ikiye ayırması doğrudur fakat bu iki sevginin insanda sadece güzel ve erdemli bir insana duyulması doğru değildir. İnsan bir bitkiye,hayvana,doğaya karşı da bu sevgiyi besleyebilir. Eryksimakhos bir hekimdir ve bu sevgiyi kendi mesleğinden yola çıkarak anlatır. İnsan bedeni Pausanias'ın bahsettiği gibi iki farklı sevgiden oluşmaktadır. Fakat bir bedende hastalık da vardır sağlık da. Bu ikisinin bedende ayrı ayrı bulunduğu zamanlarda insanın sevgisinin de arzularının da değiştiğini söyler. Ama buradaki hastalık ve sağlık fiziksel değildir. 

Eryksimakhos konuşmasında bu iki durumu mesleğiyle bağdaştırarak, manevi yönden anlatmıştır. Yani sağlıklı düşünen birini sevmek güzeldir ama hastalıklı bir düşünceyi sevmek güzel değildir. O yüzden bir hekimin en önemli görevi hastalık durumunu engellemektir. Ama hekim burada aslında seven kişidir. Eğer sevilen hastalıklıysa; seven kişi, sevilenin içindeki sevgiyi bulup, hastalığın yerine sevgiyi koyabilmeli o bedendeki düşmanları dost yapabilmelidir Bunu yapmak hekimlerin hekimi olmak demektir işte o zaman. Bu müzik yapmak gibidir. Müzikte yüksek ve alçak notalar vardır fakat bu sesler uzlaşarak ahenk haline gelir. Bu birleşme sevgiyle olur. Ama bu notalar oldukları gibi olsaydı ahenk de olmazdı. Ama bunu yapmak kolay değildir. Bu sadece akıllı ve erdemli insanların yapabileceği bir iştir. Tanrı sevgisi de işte budur.

Tanrılara duyulan sevgi;ölçülü ve düzenli bir sevgidir.

Aristophanes ve İnsan Soyunun Bütünlüğü

Ve sıra Aristophanes'e gelir. O Eryksimakhos ve Pausanias'ın anlattıklarından farklı olarak sevginin değerinin bilinmediğini söyler. Bunu da insan soyunun eski halinden yola çıkarak anlatır. İnsan soyu eskiden üç çeşittir. Şimdi ki sadece dişilik ve erkeklik yoktur. Fakat bu insanlar Tanrılara baş kaldırınca Zeus diğer tanrılarla konuşup bir karar verir. Bu insanları yok etmek istemez; çünkü bu insanlar bütün küstahlıklarına rağmen Tanrılara kurbanlar sunmaktadır. Zeus bu insanlara ceza verip onları ikiye böler. Ama insanlar bu şekilde ikiye ayrılınca diğer yarılarını özledikleri için kendilerine sarılmaya başlarlar. Hatta bazı insanlar diğer yarılarını o kadar özler ki ne yemek yerler ne su içerler ve bir bir ölmeye başlarlar. İnsan bütünündeki parçayı kaybettiği için ömrü diğer yarısını aramakla geçer İnsanın karşısına diğer yarısı ister çıktığında bunun kime hissedildiğini pek umursamaz yeter ki bulduğu kişi diğer yarısını tamamlasın. Nihayetinde iki ruh birbirini aramaktadır. Bu insanlar konuşmadan anlaşabilirler ve öldüklerinde bile ayrılmak istemezler. Ona göre sevgi:

İnsanın yaratılışındaki bütünlüğü arzulamak bir olmaktır.

Eğer insanlar bu şekilde sevemezlerse Tanrıların insan soyunu tekrar böleceğini düşünür. Onun için gerçek sevgi insanı bütüne götüren sevgiyi bulmaktır. Aşk;insanları tamamlamaya yönelik bir güçtür. Bu yüzden Erosa dönmek gereklidir.

Agothon'un Sevgi Anlayışı

Söz Agothon'a geçer. Ona göre önce sevginin ne olduğunu anlamak daha sonra onu övmek gerektiğini söyler. Eros Tanrıların en gencidir. Sevgi hiç bir zaman yaşlanmaz yok olmaz. O tanrıların ve insanların içine yerleşir; fakat o her cana da yerleşmez. Yumuşak huylu bedenlere sevgi girer. Sevgi çirkin bir bedende çatışma halinde bulunur. Bir cana sevgi girdiğinde o can erdemli olur; kimseye haksızlık etmez, haksızlığa da uğratmaz.Her zaman ölçülü davranışlarda bulunur. Bu sayede çirkin arzular ve zevklere boyun eğdirir; cesurdur. Hatta o kadar cesurdur ki Ares bile Eros'a tutulmuştur. O ayrıca büyük bir şairdir. İçine girdiği bedeni şair yapar. Yani sevginin doğasında yaratım vardır. Tanrılara bile zanaatı öğreten de sevgi olmuştur. Ve der ki:

"Hiç kimse kendinde olmayanı,kendi bilmediğini başkasına ne verebilir ne de öğretebilir."

Sokrates: Sevginin Ölçülülüğü ve Ölümsüzlük Arzusu 

Sıra Sokrates'e gelir. O sevgi üzerine öğrendiği her şeyi Mantineialı Diotima adında ki kadından öğrenmiştir. Bu kadın Sokrates'in sevgi üzerine bildiği her şeyi çürütmüş bir kadındır. Sokrates de Agothon gibi Diotima'yla karşılaştığında: "Sevgi, güzellik sevgisidir, çirkinlik sevgisi diye bir şey yoktur." demiştir. Önce soru cevap şeklinde Sokrates'e sorular sorar. Diotima anlatır bunun üzerine konuşmaya. 

İlk olarak sevginin ölçülü olmasından bahseder. Sevgi ne iyidir ne de kötüdür ikisinin arasındadır. Çünkü Tanrılar bilgi ile uğraşmazlar zaten bilgedirler. Bilgisizler de bilgi ile uğraşmazlar çünkü onlar güzelliğin, iyiliğin, akıldan yoksunken hepsini kendinde toplanmış sanır. Yani bilginin peşinden sadece bu ikisinin arasındaki insanlar koşabilir. Sevgi de bu durumda bilgeliğin dostu. Bir insanı mutlu eden şey iyi şeyleri elde etmekten geçer der. Yani sevgi her iyi olanı ve bizi mutlu edecek olanı arzulamaktır. Herkes arzularını türlü türlü şeylere yöneltir.

Sevmek bir yarımı da veya bütününü aramak da değildir. Öyle olsaydı insan kendi bedeninde kötü gördüğü yeri kesmeye razı da olmazdı. Yani sevmek iyi olanı sevmektir. Ve sevginin ölümsüzlüğün sevgisi olduğunu insanların evlenip doğurmak arzusunun buradan geldiğini söyler. Bununla beraber her insan arkasında iyi bir isim bırakmak, ölümsüz olmak için bir şerefi kazanmak ister ve bunun için her şeyi yapar. Yani insan ölümsüzlüğü sever. Bedeninde bereket taşıyan insanın sevme yolu çocuk üretip ölümsüzlüğü sağlamaktır. Bu insanın adını yaşatma isteğinden gelir. Ama canında bereket taşıyan biri düşünceye dair ne varsa sevgilerini onlara verir. Bütün yaratıcı şairler, sanatlarına yenilik getirenler bu insanlardır. İnsanın varacağı en üst mertebe salt sevgisidir. Bu sevgiye ulaşan insan her şeyden arınmıştır. Tanrı güzelliğine ulaşmıştır. Bedensel güzellik, zenginlik ve güç uğruna bir kişiyi sevmek, değersiz bir ilişki biçimidir. Bilgi ve erdem uğruna sevmek ise soylu bir ilişki biçimi olmaktadır.

SONUÇ

Sonuç olarak, Platon Şölen, aşk ve sevgi kavramlarını derinlemesine irdeleyen, felsefi ve edebi değeri yüksek bir eserdir. Eser, karakterlerin farklı bakış açıları üzerinden sevginin bireysel erdem ve toplumsal değerlerle ilişkisini ortaya koyar. Phaidros'tan Sokrates'e kadar her konuşmacının perspektifi, sevginin yalnızca duygusal bir bağ değil, aynı zamanda insanı güzelliğe, erdeme ve ölümsüzlüğe yönelten bir güç olduğunu gösterir. Bu yönüyle Platon Şölen, hem antik felsefe meraklıları hem de modern okuyucular için evrensel değerler sunar ve sevginin anlamını sorgulamak isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynak olmaya devam eder.