Konfüçyüs: Çin’in Büyük Filozofu ve Öğretileri
Kendin için istemediğini başkası için de isteme. İnsanlara karşı nazik ol, adaletli ol ve doğru davran.
-Konfüçyüs
Konfüçyüs: Hayatı, Felsefesi ve Öğretileri
Konfüçyüs Kimdir?
M.Ö 550 yılında Şantung bölgesindeki Lu eyaletine bağlı Tsow şehrinde doğan Konfüçyüs, Çin tarihinin en ünlü filozoflarından biridir. Ona verilen isim, K'ung Fu-Tzu'nun Latincesidir ve "Üstad veya Filozof Kung" anlamına gelir. Ne yazık ki 5 yaşında babasını kaybetmiş, çocukluğu ve gençliği yoksulluk içinde geçmiştir. Araştırmalara göre ilk eğitimini annesinden ve dedesinden almıştır.
Altı yaşında annesi ona okuma ve yazmayı öğretmiş, dokuz yaşında okula başlamıştır. On üç yaşında annesi, onu daha çok öğrenmesi için dedesinin yanına göndermiştir. 15 yaşında tamamen öğrenmeye kendini adamış, 18 yaşında dedesini kaybetmiştir. Ölüm döşeğinde dedesi, kızına: "Bu çocuğun bilgisinin genişliği benim bilgimi aştı. Ondan büyük bir adam olacak." demiştir.
Ailesi ve Gençlik Yılları
19 yaşında evlenen Konfüçyüs'ün bu evlilikten iki çocuğu olmuştur; bir çocuğunu ise bebekken kaybetmiştir. Hayatının bu döneminden sonra öğrenmeye olan sevgisi ile kendisini ilime adamıştır. 19 yaşında okul açmış ve 20'li yaşlarında birçok öğrenci yetiştirmeye başlamıştır. Sarayda devlet yönetimi ve politik görevler için insanları hazırlamış, öğrencilerini sadece akademik değil, aynı zamanda ahlâk ve felsefe eğitimine de yönlendirmiştir.
Konfüçyüs'ün Ahlak Anlayışı
Konfüçyüs'ün ahlak anlayışının temelinde daima sevgi ve adalet olmuştur. Ona göre faziletin en yüksek derecesi orta yolu takip etmek, yüce gönüllü bir insan için ise adalet duygusu en önemlisidir. Diğer insanların da faziletli olmasına önem vermiş ve amacı, faziletli insanlardan oluşan ideal bir toplum kurmak olmuştur.
Hiçbir zaman yeni görüşler ortaya koymak için yola çıkmamış, amacı geçmişteki faziletli insanların hikmetli sözlerini aktarmak olmuştur. O dönemde iyi bir hükümetin olmaması ve halkın zorluk içinde yaşaması, onun bu yaklaşımını şekillendirmiştir. Halkın menfaatini gözetme isteği, onu 13 yıl boyunca memleketi Lu dışında dolaşmaya ve fikirlerini anlatmaya sevk etmiştir. Ancak idarecilerin isteksizliği nedeniyle memleketi Lu'ya geri dönmüştür.
Konfüçyüs ve Öğretmenliği
Konfüçyüs'ün öğretmenlik amacı, Çin'in eski faziletli insanlarının öğretilerinin barış ve huzur getirdiğini göstermektir. Çok başarılı bir öğretmen olarak, hayatı boyunca 3000'e yakın talebesi olmuştur. Öğrencilerini politik görevlere hazırlamış, edebiyat, tarih, felsefe ve ahlâk alanlarında onları teşvik etmiştir.
Bir dönem önerilerini dinleyecek idareciler bulamayan Konfüçyüs, öğrencileriyle eski Çin filozof ve bilginlerinin yazılarını derlemiş ve aktarmışlardır. Konfüçyüs kendini ilahi bir elçi olarak görmemiştir:
Tanrı, yoluna yardımcı olsunlar ve ülkenin her yanında huzuru sağlasınlar diye öğretmenler göndermiştir. O yücedir. Yerdeki insanlara hükmedicidir ve kötüler çoğalınca da hükmü amansızdır. Ölüm ve hayat göğün emridir. Zenginlik ve şeref ise kaderin işidir

Konfüçyüs'ün "Mükemmel Erdem" Anlayışı
Konfüçyüs, insanın beş şeye sahip olmasını "mükemmel erdem" olarak nitelendirmiştir:
-
Ağırbaşlılık ve cömertlik
-
Samimiyet
-
Doğruluk
-
Nezaket
"Ağırbaşlı isen saygısızlık görmezsin. Cömert isen her şeyi elde edersin. Samimi isen halk sana güvenir. Doğru isen çok şeyi başarırsın. Nazik isen başkalarını hizmetinde kullanabilirsin."
Konfüçyüs ve Bilgi
Konfüçyüs hayatını dört temel esas üzerine kurmuştur: Bilgi, Ahlak, Fazilet ve Tanrı'ya Saygı. Bilgi anlayışını şöyle açıklamıştır:
"Sana bilmenin ne olduğunu söyleyeyim mi? Bildiğini bildiğinde ve bilmediğini bilmediğinde, işte bilgi budur."
50 yaşında Lu şehrinde adaletten sorumlu kişi olarak görev almış ve suçların azalmasını sağlamıştır. Öğrettiği kurallar arasında:
-
Kendin için istemediğini başkası için istemeyeceksin
-
İffetli olacaksın
-
Çalmayacaksın
-
Göğün sahibine saygı duyacaksın
-
Saygılı ol ki saygı bulasın
-
Kendini tanıyacaksın, göğün sahibini tanıyacaksın
-
Adaletten ayrılmayacaksın
-
Can yakmayacaksın
Konfüçyüs'ün etkisiyle ülkede açlar doyurulmuş, evsizlere ev verilmiş ve ticaret canlanmıştır.
Ülkesi Lu'dan Ayrılışı ve Geri Dönüşü
Bazı saray çevreleri ve hükümdar tarafından hoş karşılanmayan Konfüçyüs:
"İffetin olmadığı ülkede daha fazla duramam." diyerek Lu'yu terk etmiştir. Gittiği her yerde saygı görmüş, Lu hükümdarının ölümü üzerine yerine geçen oğul tarafından tekrar davet edilmiştir ve geri dönmüştür.
Konfüçyüs'ün Eserleri
Tek yazılı eseri "İlkbahar ve Sonbahar"dır. Diğer sözleri talebeleri tarafından derlenmiştir:
-
Teachoung-Young (Değişmezlik İlkesi)
-
Tao-Ltio (Büyük Okuma)
-
Zung You (Felsefe Sohbetleri)
Konfüçyüs, öğrencilerine:
"İdare etmek demek; dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, yanlış olmaya kimse cesaret edemez."
demiştir. Halkı güzel ahlakla yönetmenin önemini vurgulamıştır.
Vefatı
Konfüçyüs, ahlâkî kurallara bağlı ve iyi ahlaka önem veren bir öğretmendi. M.Ö 125'te ona, imparatorlara verilen şeref ve paye verilmiştir. Ardından ona "Dük" adı verilmiştir. Ve 492'de ona insanlar "Saygı değer Ni ve iyi yetişmiş Bilge" ünvanıyla hitap etmiştir.
Konfüçyüs, hayatını şöyle özetlemiştir:
"15 yaşında kendimi öğrenmeye verdim. 30 yaşında irademe sahip olabildim. 40 yaşında şüphelerden uzaklaştım. 50 yaşında "Gök'ün emrini" öğrendim. 60 yaşında seziş yoluyla her şeyi kavradım. 70 yaşında doğru olan şeylere zarar vermeden kalbimin isteklerini yerine getirebildim.
55 yaşına geldiğinde ülkesi Lu'yu terketmiş ve daha sonra 15 yıl başka şehirlerde başka insanlara öğretmenlik yapmıştır. Ardından ülkesine geri dönmüş fakat oldukça yaşlanmıştır. Ayrıca ülkenin yeni hükümdarı, ona devlet kademesinde üst düzey görev teklif etmiştir. Ama Konfüçyüs bu görevi kabul etmemiştir. Ve ömrünün son günleri bir tepede huzur içinde geçirmiştir. Konfüçyüs, M.Ö. 479 yılında Chiu-Fu'da 72 yaşında hayata gözlerini yummuştur. O vefat ettiğinde talebeleri ve sevenleri mezarının başına bir kulübe inşa etmiş ve mezarı başında üç yıla yakın yas tutmuşlardır. Vefatından sonra adı her yer yayılmış ve adına tapınaklar yapılmıştır.Mezarı halen ziyarete açıktır. Hayatı boyunca ahlâk, fazilet ve eğitim anlayışı ile Çin tarihinde unutulmaz bir figür olmuştur.

Konfüçyüsçülük
Çin'de Han hanedanlığı döneminde etkileri artmıştır. Bununla beraber bu dönemde onu tanrılaştırma çalışanlar olmuştur. Ardından Lu'nun prensi onun onuruna bir mabed inşa etmiştir. Ve onun adına kurbanlar sunulmaya başlanmıştır. Bu durum Konfüçyüsçülüğün bir din olarak başlangıcı sayılmaktadır. Yeni bir din ortaya koymak gibi düşüncesi olmadığı halde Çin yönetimine bağlı bütün bölgelerde Konfüçyüs'e de ibadet edilmesi emredilmiştir. Bu nedenle Konfüçyüsçülük, Çin'in resmî ve millî dini haline getirilmiştir. Ayrıca 609 yılında eğitim yerlerine, onun adına bir mabed yapılması emredilmiştir.
Ayrıca, 1912'ye kadar imparator ilkbahar ve sonbaharda onun şerefine yılda iki kez kurbanlar sunmuştur. 1382'den itibaren Konfüçyüs'ün heykel ve tasvirleri kaldırılmıştır. Ardından onların yerini tabletleri almıştır. Ardından onun adına yılda iki defa her bölgeden insanların katıldığı festivaller düzenlenmiştir. Bununla birlikte Konfüçyüsçülük asla bir devlet dini, özel bir inanç haline gelememiştir. Dolayısıyla bu konuda yapılan bütün teşebbüsler başarısız olmuştur. Etkisi Çin'de, komünizm ihtilalinden sonra da devam etmiştir. Nihayet 1934'te, Konfüçyüs'ün doğum günü olan 27 Ağustos, Çin'de ulusal tatil olarak ilan edilmiştir. Bu sebeple Konfüçyüsçülük, dinden ziyade ahlâk ve hikmet yolu olarak gösterilmiştir.
Kaynakça:
Selahattin Fettahoğlu,Konfüçyüs ve Öğretisi
Ahmet Güç,Konfüçyüs ve Konfüçyüsçülük
Konfüçyüs, Konuşmalar